9 Temmuz 2013 Salı

"Okurken Kitap Ayracı Gerektiren Çizgi Roman": Grafik Roman



Çizgi roman bir tutkudur. Süper kahramanların cazibesi kiminin çocuklukta kanına bulaşır, kimi geç yaşta da olsa onların büyüsüne kapılır. Ama şurası bir gerçek ki uluslararası bir ‘event’ olarak medya konusu haline gelen Comic Con çizgi roman festivalinden tutun, şehrin dört bir yanında karşımızda beliriveren çizgi roman dükkanlarına, kahramanlar temalı kostümlü partilere kadar çizgi roman hiçbir zaman olmadığı kadar hayatımızın içinde. Bu tutkuyu yaşamaya devam edelim ama sizlere yepyeni ve heyecan verici bir önerimiz var. Çizgi romanların karşı konulamaz görsel büyüsüne ilaveten süper kahraman maceralarına alternatif olarak konusunu bizzat içinde yaşadığımız dünyadan alan nitelikli edebi metinler okumak istemez misiniz? O halde grafik romanlarla tanışmalısınız.

2007’de animasyon formatında sinemaya da aktarılan, İran’daki İslami devrimler sırasında büyüyen bir kız çocuğunun hikayesini anlatan Persepolis, grafik roman deneyimini ve keyfini bize yaşatan ilk örnek olmuştu. Türkiye’de henüz çok yaygın olmayan bu türe ilgi duyan yayınevleri ve editörler, en güzeli de Türkçe grafik romanlar yavaş yavaş da olsa belirmeye başladı. Oldukça nitelikli grafik roman çevirileri yayımlayan İletişim Yayınları’nın editörü Levent Cantek’e bu heyecan verici kitaplar üzerine sorular yönelttik.  Levent Cantek’in bu yıl DumAnkara, Hayat Bir Yangındı adlı kendi grafik romanını yayımlamış olması ise bizleri ayrıca heyecanlandırıyor ve bu türün Türkiye’de yaygınlaşması için umut vadediyor.

Grafik romanı çizgi romandan ayıran nedir?
Grafik roman için daha nitelikli çizgi roman denebilir. Her şeyi başaran, muktedir kahramanların merkezde olduğu geleneksel çizgi romanlardan farklı bir hikayesi olan, edebiyata yakın, daha insani ve daha derinlikli metinler. Kitap ayracı kullanarak okunan çizgi romanlar da deniyor.
Grafik romanın Türkiye'deki durumu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'de grafik roman üretimi var denemez, bu tanıma dahil edilebilecek örnekler tek tük sayılabilir. Genellikle çeviri örnekler sayılıyor, grafik roman denildiğinde... Maus, Persepolis veya Joe Sacco işleri gibi...
DumAnkara, Hayat Bir Yangındı Türkiye’deki grafik roman üretiminde nasıl bir boşluğu dolduruyor?
Benim asıl çabam, çizgi roman okurlarının dışındaki bir okura ulaşmak, grafik romanın Türkçe edebiyat literatüründe kendine yer açabilmesini sağlamak. Büyük laflar etmeyi sevmem ve her işe illa amaç ekseninde bakmak da tatsızdır, onun da farkındayım ama grafik roman deryasının farkında olunmasını istiyorum. İnsanlar grafik roman okusalar, çizgi roman denildiğinde akla gelen şeylerin tamamen dışında bir şeylerle karşılaşacaklar çünkü.

Okuma Önerilerimiz

DumAnkara, Hayat Bir Yangındı, Levent Cantek

Levent Cantek’in DumAnkara, Hayat Bir Yangındı adlı grafik romanı, 21 hikayeyi ve 19 çizeri bir araya getiren, 1916 yılından günümüze kadar tamamı Ankara’da geçen hikayelerden oluşan bir çalışma. Hikayelerin tamamı Cantek’a aitken, her çizer kendine özgü bir estetik anlayışla hikayeleri yorumluyor ve ortaya çok sesli, ‘enerjisi yüksek’ bir roman çıkıyor. Kitabı en güzel Cantek’in kendisi tanıtıyor: “İsli sabahçı kahveleri, ekmekle soğan, nam için yaşayan hikâyelerin mahallesi. Kaledibi, Altındağ, Eskitepe. Kabadayı yevmiyesi. Azap ceketi, hayal hançerleri, yıkıldı yıkılacak ahşap evler, teneke çatılar, güvercin taklaları, afyonun ve tütünün saati. Şıngır mıngır sofralar, Allah'ın inayetine şükran. Yerdeki kel halılar, ahbapsız apartmanlar, siyahî gündüzler, şehirdeki tezek kokusu, eskiyip cızırdayan plaklar... DumAnkara, Hayat Bir Yangındı yeraltının dumanını tüttürüyor, sokağın kirini konuşuyor. Perdesi kısa gelmiş evi, kale arkasını, çıldırmasa görülmeyecek yoksulları, para kokan âlemleri, 'Lan, sen ne alçaksın dünyayı ' dönderiyor...”

Yıldız Tutulması, Ender Özkahraman


Ender Özkahraman’ın çizgi hikayelerinden derlediği, Orası Öyküleri, Herkes Aşağı İnsin, Son Kullanma Tarihi gibi önceden yayımlanmış kitapları da var ancak Yıldız Tutulması, tek bir hikayeye odaklanan bir grafik roman. Güneydoğu’da geçen bu roman, dağla şehir, parti ile devlet, masal ile gerçeklik arasındaki bir dünyada Ruken ile Pervin adında iki kadının hikayesini anlatıyor. Tepedeki helikopter seslerinden uyuyamayan bebekler, sürekli etrafta kol gezen polisler, esaslı ‘abiler’, teslimiyet ve hıyanet arasındaki gerilim Yıldız Tutulması’nı özetleyen anahtar sözcükler. Çizgi roman kahramanlarının süper güçleri varsa böyle bir dünyada kıstırılmış olan Ruken ile Pervin’in de ‘cesaret’ adında bir süper gücü var. Ender Özkahraman’ın hikayeyi kanlı canlı kılan çizimleriyle Yıldız Tutulması bizi çok da anlatılmayan bir coğrafyada zuhur eden büyüleyici ve kendine özgü bir kahramanlık hikayesine davet ediyor.

 Berlin: Taş Şehir (Birinci Kitap), Berlin: Duman Şehir (İkinci Kitap), Jason Lutes

Jason Lutes'un üçleme olarak tasarladığı grafik roman serisinin ilki Berlin: Taş Şehir, Almanya'nın Weimar Cumhuriyeti döneminde kapkaranlık yıllar yaşayan Berlin’i ve insanlarını anlatıyor. Gazeteci Kurt Severing ve Köln’deki orta sınıf yaşamından kaçıp Berlin’e resim eğitimi almaya gelen genç Marthe Müller’in aşk ilişkisi etrafında gelişen tarihi olaylarla iç içe geçen çok sayıda karakteri de hikayeye dahil ediyor. 1928 yılı Eylül'ünden 1929 yılının İşçi Bayramı'na kadar geçen sekiz aylık bir dönemi anlatan Taş Şehir, giderek daha karanlık bir geleceğe doğru yol alan Berlin halkının, ümitlerini ve mücadelelerini etkileyici bir görsellikle bizlere sunuyor.
Bu epik tarihi hikayenin ikinci kitabı olan Berlin: Duman Şehir ise 1929’daki kanlı işçi bayramından başlayıp 2. Dünya Savaşına doğru ilerleyen Berlin’de birinci kitaptaki karakterlerin hayatlarını anlatmaya kaldığı yerden devam ediyor. Komünistlerle, Nasyonal Sosyalistlerle, Yahudilerle, polislerle, işçilerle, kime oy vereceğini bilemeyen şaşkın orta sınıfla çalkalanan Berlin’de, Kurt ile Marte’nin ilişkisi çıkmaza girince Marte sayesinde şehrin karanlık ve yozlaşmış yeraltındaki şehir hayatına tanıklık ediyoruz. Lutes’un görkemli çizgilerinden Amerikalı siyahilerin Berlin’in gece kulüplerinde çaldığı ‘şeytan müziği’ caz ezgileri yükseliyor, Marlene Dietrich benzeri sigaradan sesleri boğuklaşmış maskülen kadın şarkıcıların sahne aldığı lezbiyen kulüpleri dikizler gibi oluyoruz. Üçüncü kitabı heyecanla beklemek durumundayız.

Maus: Hayatta Kalanın Öyküsü,  Art Spiegelman

Amerikalı çizer Art Spiegelman’ın 1991’de yayımladığı Maus: Hayatta Kalanın Öyküsü, 2012 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandığında “geç olsun da güç olmasın” deyip bağrımıza bastık. Kitap konu aldığı dönem itibariyle Berlin: Duman Şehir’in kaldığı yerden devam ediyor görünüyor keza 2. Dünya Savaşı Almanya’sının toplama kamplarına giden sürecini anlatıyor. Romanın en ilginç özelliği insan ırkını hayvanlar üzerinden, Yahudileri fareler, Almanları kediler, Yahudi olmayan Polonyalıları domuzlar olarak anlatarak karanlık olduğu kadar mizahi bir alegorik dünya kurması. Kitabın 1992’de aldığı Pulitzer ödülünün bir grafik romana verilen ilk ödül olduğunu da belirtelim.

Cash: Her Yer Karanlık, Reinhard  Kleist

2012 yılında grafik roman yayıncılığında "bağımsızlık" ilkesiyle yola çıkan Flaneur Comics'in ilk bastığı kitaplardan biri bir biyo-grafik roman. Yeni başlayanlar için Johnny Cash. Şarkıcının maddi zorluklarla, tarım işçisi olduğu yılların göçebeliğiyle geçen karanlık yıllarından star oluşuna; star oluşun, aşkın, uyuşturucunun onu soktuğu başka bir karanlığa dair sıradışı çizimlerle dolu bir roman bu. Onun şöhretle kurduğu kırılgan çizgi, yoksulların, hapishane mahkumlarının sesi oluşu bu çizgi dünyasında yepyeni ve etkileyici bir boyut kazanıyor. Şarkılarının hikayesi de ayrıca veriliyor. Yurtdışında bol ilgi gören ve ödül kazanan bu biyo-grafik roman, hem bu türe hem Johnny Cash'e gönül verenler için taptaze bir lezzet niteliğinde. Flaneur Comics'in grafik eylemlerinin devamını diliyoruz. 

*Bu yazı Miller Time dergisinin Yaz 2013 sayısında yayınlanacaktı. Ancak alkol yasasındaki yeni 'düzenlemeler'in gazabına uğrayan dergi şimdilik yayın hayatına son vermiş durumda.