Gezegenimi Seviyorum
Nilay Kaya
İçinde yaşadığımız gezegene olan merak çocuk yaşta başlar. Onun
sıhhatini ve geleceğini korumaya yönelik bilinçlenmenin de ne kadar erken bir
yaşta başlarsa daha iyi olacağı malum. Caretta Çocuk Yayınları bu bilinçlenmeye
hizmet edecek üç kitabı “Gezegenimi Seviyorum” ortak başlığıyla yayın hayatına
kazandırmış durumda: Su, Atıklar, ve Sürdürülebilir Kalkınma adını taşıyan Fransızcadan çevrilmiş bu
kitaplar, okullarda okutulan Hayat Bilgisi derslerinin müfredatına alternatif
olarak, gerek içerikleri gerekse görsel zenginlikleriyle çocuklar için çevre
bilinçlenmesine önemli katkılar sağlıyor.
Michéle Mira Pons’un yazdığı Sophie Lebot’nun resimlediği Su “mavi altın” olarak tanımladığı suyun
yeryüzündeki hayat için zorunluluğunu ayrıntılı bir şekilde sunarken, günümüzde
tükenmekte olan su kaynaklarına ve suyun kullanımı konusunda gösterilmesi
gereken hassasiyete dikkat çekiyor. Dünyanın başına gelmesi muhtemel kıyamet
senaryolarını konu alan romanlarda ve filmlerde suyun gerçekten de bir “altın”
olarak sunulduğuna rastlarız. Kitap bu kıyamet senaryolarının gerçekleşmemesi
adına günlük hayatta; odada, banyoda, okulda, tatilde uygulanabilecek pratik
çözümler de öneriyor.
Öncelikle dünyanın olduğu gibi bizlerin de büyük çoğunluğunun
sudan oluştuğunu vurgulayarak suyun altın değerindeki önemine dikkat çeken
kitap, yeryüzünde ve gökyüzünde suyun döngüsü, sudan elde edilen tuz ve ona
olan ihtiyacımız, suyun tarımda ve endüstride olmak üzere çeşitli kullanım
alanları, yeraltı suları ve minerallerin önemi gibi suya dair hayati bilgileri
sunuyor. Bu bilgilerin zihinde daha kolay somutlaşabilmesi için suyun
çözücülüğünü, cisimlerin hacmini ölçmeye yarayabileceğini gösteren
‘uygulanabilir’ deneyler verdiği gibi kendi kendimize bulut yapma şansını dahi
elde ediyoruz. Günlük hayatımızda temizlikten enerji üretmeye, taşımacılıktan
çeşitli endüstri alanlarında kullanım alanı olan suyun geleceğini kurtarmak
adına neler yapılabilir sorusu kitabın sonunda en çok üzerinde durduğu mesele.
‘Mavi altın’ savaşlarının çıktığı günleri görmemek için bir an önce bu kitabın
sayfalarını çevirmekte fayda var.
Caretta Çocuk Yayınları’nın bu üç kitap için ortak bir
sloganı daha var: “Daha yaşanılabilir bir dünya için.” Jean François Noblet’nin
yazıp Laurent Audouin tarafından resimlenen Atıklar
gezegeni korumak için dikkate alınması gereken başka bir konuya odaklanıyor. Her
gün çöp kutularımızı dolduran gazete kâğıtları, yemek artıkları, ambalajlar,
eskimiş teknolojik aletler gibi nesnelerin hepsinin geri dönüşüme uğrayamadığı
düşünülecek olursa doğanın bu yüzden de tehlikede olduğunun altı çiziliyor. İhmalkârlık
ve çevreye karşı bilinçsizlik yüzünden türlerine ayırmadan atılan ya da kontrol
altına alınması gereken çöplerin yaratabileceği tehlikeler eğlenceli görseller
eşliğinde detaylarıyla anlatılıyor. Örneğin su geçirmeyecek şekilde muhafaza
edilmesi gerektikleri halde edilmeyen atıkların metan gazı ve zararlı sıvılar
ürettiği açıklanıyor. Bu arada, bütün bu detaylı bilimsel bilgiler verilirken
haliyle anlamını bilmediğimiz terimlerle de karşılaşıyoruz. Metan gazının tam
olarak ne demek olduğunu bilmiyor muyuz? Kitabın arkasında tıpkı serinin diğer
kitaplarında olduğu gibi özenle hazırlanmış birer sözlük buluyoruz.
Peki atıkların doğa için yarattığı tehlikelere karşı ne gibi
önlemlere başvurulmalı? Yakma işleminden tutun bireysel olarak daha az atık
üreterek, mümkün olduğunca geri dönüşüme uygun malzemeler kullanarak
yapabileceğimiz birçok şey olduğunu göreceksiniz. Danimarka ve Yeni Zelanda
gibi ülkelerin geri dönüşümü arttırmak amacıyla “sıfır atık” prensibini
benimsemesi, Çin’de bir şehirde plastik poşetlerle savaşmak için vatandaşlara
söğüt ağacından yapılmış sepetler dağıtılması gibi durumlar iyi bir örnek teşkil
edebilir. Alışverişe giderken bez bir çanta götürüp markette bize verilen
plastik poşetlere “hayır, teşekkürler” diyerek anlamlı bir başlangıç
gerçekleştirebiliriz. Kullandığımız nesneleri bir kez bozulduklarında çöpe
atmak yerine tıpkı eski günlerde olduğu gibi onları tamir etme/ettirme
girişiminde bulunmak, artık işimize yaramayan eşyaları ihtiyacı olanlara vermek
ya da reel ve sanal bitpazarlarında satışa çıkarmak başvurabileceğimiz diğer
yöntemler olabilir. Daha fazlası ve arkadaşlarla beraber de keyifle
uygulanabilecek temizlik operasyonu önerileri için bu kitap biçilmiş kaftan.
“Gezegenimi Seviyorum” serisinin son kitabı olan
Marie-Sophie Bazin imzalı Sürdürülebilir
Kalkınma bir bakıma su ve atıklar üzerine yeterince bilinçlendikten sonra
ileriye dönük başka neler yapılabilir sorusuna odaklanarak çevre bilinci ve
daha adil bir dünya konusunda genel ve kapsamlı bir bakış açısı sunuyor. Keza
sürdürülebilir kalkınma meselesi, sadece ‘yeşil’ bir gezegeni değil ‘adil bir
yeşil gezegen’de yaşamayı da amaç ediniyor. Kitap sayesinde bu ‘yeşillikte’ bir gezegene kavuşmak için telaffuz
edilen karbon vergisi, ekolojik iz, koruma altındaki alanlar, çevre dostu
oluşumlar gibi kavramlar hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Adına küreselleşme
denen olgunun beraberinde eşitsizliği ve bencilliği de getirerek maalesef
dünyayı herkes için yeşil kılmadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Ancak paniğe ya da
umutsuzluğa kapılmak yerine kendimiz için küçük ama gezegenimiz için büyük
adımlar atabiliriz. Kitapta da söylendiği gibi bunun yolu “yaşam tarzımız ve
yaptıklarımızla ilgili seçimlerimiz”den geçiyor.
Sürdürülebilir kalkınma için 1972’de Stockholm’de
gerçekleşen İnsani Çevre Konferansı’nda ortaya atılan “küresel düşünüp yerel
hareket etme” düsturu, ortağı olduğumuz gezegen adına her bireyin sahip olması
gereken bilince işaret ediyor. Size kitaptan hemen bir öneri sunalım: “Şehrinde
sürdürülebilir kalkınma ile ilgili hazırlanan projeleri araştır, bu projelerde
okulunla birlikte veya bireysel olarak yer al.” Bu tip projeler bulmakta zorlanıyorsak
da kendimiz oluşturmak için neden harekete geçmeyelim? Kitap ayrıca bu konudaki
bilinçlenme adına okullara büyük roller düştüğünün de altını çiziyor ve
“eko-okul” programlarını tanıtıyor. Bu kitabı okuduktan sonra kendinize hemen
bir ajanda edinip kendi “sürdürülebilir ajandanızı” oluşturabilir, bir gün et
yemeyerek, bir gün bir fidan ekerek, bir gün hiç alışveriş yapmayarak,
bir yıl boyunca her ayın bir gününde sürdürülebilir bir dünya
için bireysel bir katkıda bulunabilirsiniz.
Türkçeye çevrilirken bu kitapların sonuna konuyla ilgili
daha fazla bilgi edinmek için ulaşılabilecek internet sitelerinin de
eklendiğini belirtelim. Galiba artık harekete geçmemek için elimizde hiçbir
neden kalmıyor…
Su, Michèle Mira
Pons, Caretta Çocuk, Mart 2012, 31 syf.
Atıklar,
Jean-François Noblet, Caretta Çocuk, Mayıs 2012, 31 syf.
Sürdürülebilir
Kalkınma, Marie-Sophie Bazin, Caretta Çocuk, Eylül 2012, 31 syf.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder