Çizgi roman bir tutkudur. Süper
kahramanların cazibesi kiminin çocuklukta kanına bulaşır, kimi geç yaşta da
olsa onların büyüsüne kapılır. Ama şurası bir gerçek ki uluslararası bir
‘event’ olarak medya konusu haline gelen Comic
Con çizgi roman festivalinden tutun, şehrin dört bir yanında karşımızda
beliriveren çizgi roman dükkanlarına, kahramanlar temalı kostümlü
partilere kadar çizgi roman hiçbir zaman olmadığı kadar hayatımızın içinde. Bu
tutkuyu yaşamaya devam edelim ama sizlere yepyeni ve heyecan verici bir önerimiz
var. Çizgi romanların karşı konulamaz görsel büyüsüne ilaveten süper kahraman
maceralarına alternatif olarak konusunu bizzat içinde yaşadığımız dünyadan alan
nitelikli edebi metinler okumak istemez misiniz? O halde grafik romanlarla
tanışmalısınız.
2007’de animasyon formatında
sinemaya da aktarılan, İran’daki İslami devrimler sırasında büyüyen bir kız
çocuğunun hikayesini anlatan Persepolis,
grafik roman deneyimini ve keyfini bize yaşatan ilk örnek olmuştu. Türkiye’de
henüz çok yaygın olmayan bu türe ilgi duyan yayınevleri ve editörler, en güzeli
de Türkçe grafik romanlar yavaş yavaş da olsa belirmeye başladı. Oldukça
nitelikli grafik roman çevirileri yayımlayan İletişim Yayınları’nın editörü Levent
Cantek’e bu heyecan verici kitaplar üzerine sorular yönelttik. Levent Cantek’in bu yıl DumAnkara, Hayat Bir Yangındı adlı kendi grafik romanını yayımlamış olması ise bizleri ayrıca heyecanlandırıyor ve bu türün Türkiye’de
yaygınlaşması için umut vadediyor.
Grafik
romanı çizgi romandan ayıran nedir?
Grafik roman için daha nitelikli
çizgi roman denebilir. Her şeyi başaran, muktedir kahramanların merkezde olduğu
geleneksel çizgi romanlardan farklı bir hikayesi olan, edebiyata yakın, daha
insani ve daha derinlikli metinler. Kitap ayracı kullanarak okunan çizgi
romanlar da deniyor.
Grafik
romanın Türkiye'deki durumu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'de grafik roman üretimi var
denemez, bu tanıma dahil edilebilecek örnekler tek tük sayılabilir. Genellikle
çeviri örnekler sayılıyor, grafik roman denildiğinde... Maus, Persepolis veya Joe
Sacco işleri gibi...
DumAnkara,
Hayat Bir Yangındı Türkiye’deki grafik roman üretiminde nasıl bir boşluğu
dolduruyor?
Benim asıl çabam, çizgi roman okurlarının dışındaki bir okura ulaşmak, grafik romanın Türkçe edebiyat literatüründe kendine yer açabilmesini sağlamak. Büyük laflar etmeyi sevmem ve her işe illa amaç ekseninde bakmak da tatsızdır, onun da farkındayım ama grafik roman deryasının farkında olunmasını istiyorum. İnsanlar grafik roman okusalar, çizgi roman denildiğinde akla gelen şeylerin tamamen dışında bir şeylerle karşılaşacaklar çünkü.
Benim asıl çabam, çizgi roman okurlarının dışındaki bir okura ulaşmak, grafik romanın Türkçe edebiyat literatüründe kendine yer açabilmesini sağlamak. Büyük laflar etmeyi sevmem ve her işe illa amaç ekseninde bakmak da tatsızdır, onun da farkındayım ama grafik roman deryasının farkında olunmasını istiyorum. İnsanlar grafik roman okusalar, çizgi roman denildiğinde akla gelen şeylerin tamamen dışında bir şeylerle karşılaşacaklar çünkü.
Okuma Önerilerimiz
DumAnkara,
Hayat Bir Yangındı, Levent Cantek
Yıldız
Tutulması, Ender Özkahraman
Ender Özkahraman’ın çizgi hikayelerinden derlediği,
Orası Öyküleri, Herkes Aşağı İnsin, Son
Kullanma Tarihi gibi önceden yayımlanmış kitapları da var ancak Yıldız Tutulması, tek bir hikayeye
odaklanan bir grafik roman. Güneydoğu’da geçen bu roman, dağla şehir, parti ile
devlet, masal ile gerçeklik arasındaki bir dünyada Ruken ile Pervin adında iki
kadının hikayesini anlatıyor. Tepedeki helikopter seslerinden uyuyamayan
bebekler, sürekli etrafta kol gezen polisler, esaslı ‘abiler’, teslimiyet ve
hıyanet arasındaki gerilim Yıldız
Tutulması’nı özetleyen anahtar sözcükler. Çizgi roman kahramanlarının süper
güçleri varsa böyle bir dünyada kıstırılmış olan Ruken ile Pervin’in de ‘cesaret’
adında bir süper gücü var. Ender Özkahraman’ın hikayeyi kanlı canlı kılan
çizimleriyle Yıldız Tutulması bizi
çok da anlatılmayan bir coğrafyada zuhur eden büyüleyici ve kendine özgü bir
kahramanlık hikayesine davet ediyor.
Berlin: Taş
Şehir (Birinci Kitap), Berlin: Duman
Şehir (İkinci Kitap), Jason Lutes
Jason Lutes'un üçleme olarak tasarladığı
grafik roman serisinin ilki Berlin: Taş
Şehir, Almanya'nın Weimar Cumhuriyeti döneminde kapkaranlık yıllar yaşayan Berlin’i
ve insanlarını anlatıyor. Gazeteci Kurt Severing ve Köln’deki orta sınıf
yaşamından kaçıp Berlin’e resim eğitimi almaya gelen genç Marthe Müller’in aşk
ilişkisi etrafında gelişen tarihi olaylarla iç içe geçen çok sayıda karakteri
de hikayeye dahil ediyor. 1928 yılı Eylül'ünden 1929 yılının İşçi Bayramı'na
kadar geçen sekiz aylık bir dönemi anlatan Taş
Şehir, giderek daha karanlık bir geleceğe doğru yol alan Berlin halkının,
ümitlerini ve mücadelelerini etkileyici bir görsellikle bizlere sunuyor.
Bu epik tarihi hikayenin ikinci kitabı
olan Berlin: Duman Şehir ise 1929’daki
kanlı işçi bayramından başlayıp 2. Dünya Savaşına doğru ilerleyen Berlin’de
birinci kitaptaki karakterlerin hayatlarını anlatmaya kaldığı yerden devam
ediyor. Komünistlerle, Nasyonal Sosyalistlerle, Yahudilerle, polislerle,
işçilerle, kime oy vereceğini bilemeyen şaşkın orta sınıfla çalkalanan Berlin’de,
Kurt ile Marte’nin ilişkisi çıkmaza girince Marte sayesinde şehrin karanlık ve
yozlaşmış yeraltındaki şehir hayatına tanıklık ediyoruz. Lutes’un görkemli
çizgilerinden Amerikalı siyahilerin Berlin’in gece kulüplerinde çaldığı ‘şeytan
müziği’ caz ezgileri yükseliyor, Marlene Dietrich benzeri sigaradan sesleri
boğuklaşmış maskülen kadın şarkıcıların sahne aldığı lezbiyen kulüpleri
dikizler gibi oluyoruz. Üçüncü kitabı heyecanla beklemek durumundayız.
Maus: Hayatta Kalanın
Öyküsü, Art Spiegelman
Amerikalı çizer Art Spiegelman’ın 1991’de
yayımladığı Maus: Hayatta Kalanın Öyküsü,
2012 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandığında “geç olsun da güç
olmasın” deyip bağrımıza bastık. Kitap konu aldığı dönem itibariyle Berlin: Duman Şehir’in kaldığı yerden
devam ediyor görünüyor keza 2. Dünya Savaşı Almanya’sının toplama kamplarına
giden sürecini anlatıyor. Romanın en ilginç özelliği insan ırkını hayvanlar
üzerinden, Yahudileri fareler, Almanları kediler, Yahudi olmayan Polonyalıları
domuzlar olarak anlatarak karanlık olduğu kadar mizahi bir alegorik dünya
kurması. Kitabın 1992’de aldığı Pulitzer ödülünün bir grafik romana verilen ilk
ödül olduğunu da belirtelim.
Cash: Her Yer Karanlık, Reinhard Kleist
2012
yılında grafik roman yayıncılığında "bağımsızlık" ilkesiyle yola
çıkan Flaneur Comics'in ilk bastığı kitaplardan biri bir biyo-grafik roman.
Yeni başlayanlar için Johnny Cash. Şarkıcının maddi zorluklarla, tarım işçisi
olduğu yılların göçebeliğiyle geçen karanlık yıllarından star oluşuna; star
oluşun, aşkın, uyuşturucunun onu soktuğu başka bir karanlığa dair sıradışı
çizimlerle dolu bir roman bu. Onun şöhretle kurduğu kırılgan çizgi,
yoksulların, hapishane mahkumlarının sesi oluşu bu çizgi dünyasında yepyeni ve
etkileyici bir boyut kazanıyor. Şarkılarının hikayesi de ayrıca veriliyor.
Yurtdışında bol ilgi gören ve ödül kazanan bu biyo-grafik roman, hem bu türe
hem Johnny Cash'e gönül verenler için taptaze bir lezzet niteliğinde. Flaneur
Comics'in grafik eylemlerinin devamını diliyoruz.
*Bu yazı Miller Time dergisinin Yaz 2013 sayısında yayınlanacaktı. Ancak alkol yasasındaki yeni 'düzenlemeler'in gazabına uğrayan dergi şimdilik yayın hayatına son vermiş durumda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder